17 Aralık 2015 Perşembe
8 Aralık 2015 Salı
ellidört
Bugün kendimi mutlu etmek için hayal kurmaya karar verdim. Kuramadım çocuklar. Sonra en son ne zaman ve nasıl bir hayal kurduğumu düşündüm. Hatırlayamadım. Sanırım birşeyler için umut etmeyi, çaba göstermeyi unuttuğumuz zaman hayal kurmayı da unutuyoruz. Acaba paralel evrenlerden birinde yumoş bir huzur hissiyle güzel hayallerin peşinde koşturuyor olabilir miyim? Olayım lütfen. Çünkü belki hisler paralel evrenler arasında uçuşup içten içe şu anki bana da dokunur. Şu an için tek çıkış yolum bu görünüyor.
3 Aralık 2015 Perşembe
elliüç
Bu gece kendi odamda kendi minik zaman makinemi icat ettim. Harici diskimin derinliklerindeki dosyaları kurcaladım. Eski yazılarım, eski fotoğraflarım, eskiden dinlediğim şarkılar.. Ufak bir melodinin bir anda aslında her anını çok iyi hatırladığınız ama hatırladığınızı unuttuğunuz bir zamana götürmesi çok tuhaf değil mi? Beklenmeyen bir anda aldığınız kokunun da kalbinizin ya da zihninizin çok derinliklerindeki kişileri, yerleri ya da duyguları hatırlatması da aynı şekilde.. Aslında güzel bir his. Aynı zamanda da üzücü. Çünkü o anki hislerin daha sonra tekrar duyulmaması ve duyulmayacak olmasının farkındalığı göğsüme kocaman bir fil oturmasına sebep oluyor. Engel olamıyorum.
2 Aralık 2015 Çarşamba
10 Ekim 2015 Cumartesi
29 Eylül 2015 Salı
elli
Uyuyamıyorum. Yatağım, yastıklarım ve kurbi ile x, y ve hatta z
koordinatlarinda mümkün olabilecek bütün açılari denedim. Yine de
uyuyamıyorum. Biraz huzursuz hissediyorum. 9 günlük tatil görünümlü
zaman sürecinin son saatleri olduğundan mi gündüz içtiğim bedava
kahvelerden mi kendime ayıramadığım zamanlardan mı kaynaklı bilmiyorum.
Zamanın hem ışık hızında hem kaplumbağa hızında olmasını
anlayamadığımdan mı neredeyim ne yapıyorum nasıl yapıyorum sorularına
bilmediğim ama istemediğim cevapları veremediğimden mi bilmiyorum. Neden
böyle uzun ve romantik ve karmaşık cümleler kuruyorum bilmiyorum.
Karnım acıktı.
20 Eylül 2015 Pazar
kırkdokuz
Yanlış kararlar almada üzerime kimse yok sanırım. Sonuncusunu da iş değişimi ile kanlı canlı tecrübe etmiş bulundum maalesef çocuklar. Kariyer ya da bireysel gelişim adına hiç bir ilerleme katetmiyorum, edemiyorum. Hatta geriye sarıyorum, çünkü işte günboyu yaptığım işler şöyle: haberleri taramak, linkedin, goodreads, mail hesaplarımı kontrol etmek, tekrar haberleri okumak, playtusuna hızlıca göz atmak, bunlardan arta kalan zamanlarımda da ne olduğu anlaşılmayan (güncel mi değil mi editlendi mi kaldırıldı mı bilinmeyen) birtakım döküman çöpüne göz atmak. Ayrıca asosyallikten ölücem. Ve bütün bunların can sıkıcılığından hiç bahsetmiyorum bile. Kendimi sürekli geçmiş ihtimaller, elden kaçmış seçenekleri düşünürken buluyorum. Tam bir Mr. Nobody'yim adeta. Düşünmekten kurtulamıyorum çocuklar. Eski işimden ayrılmasaydım, müdürle yeni bir projeye başlayacaktım ve o sinirimi bozan aptal işe daha az ağırlık verecektim muhtemelen. Ya da en başından bana orada gizliden teklif edilen projedeki düşüncemi çekimser göstermek yerine korkmadan kabul etseydim. Bir insan iş değiştirdikten sonraki ay eski işyeri çalışanlarına yüzde onbeşe varan zam+yeni yıl zammı yapabilir mi çocuklar? Bu ihtimal kaç sizce? Peki benim bu ihtimale dahil olma ihtimalim? Fuck it! Neyse ki şimdiki işimde mutlu olduğum nadir anlardan birisi aybaşları. Bir de 1.5 saat erken biten mesai. Yine de düşünmeden edemiyorum. Orada olsaydım paşalar gibi 14 iş günü yıllık iznimi hak etmiş olacaktım!! WHATEVER. Buradaki müdürüm anlayışlı çıktı da iki güncük izinle şöyle tatlış bir aktiviteye katılıp mini bir tatil yapabildim
9 Eylül 2015 Çarşamba
kırksekiz
6 Eylül 2015 Pazar
kırkyedi
Planlarım var. Ama çabalayacak enerjim yok çocuklar. Sanki bir ruhemici gelmiş de kulağımdan, gözümden hüp diye bütün enerjimi çekmiş gitmiş gibi. Öyle bir yorgunluk. Hem fiziksel, hem ruhsal.
O zaman hergün bir yeni Görkem Han Jr. şarkısı günleri başlasın!
O zaman hergün bir yeni Görkem Han Jr. şarkısı günleri başlasın!
2 Eylül 2015 Çarşamba
kırkaltı
Merhaba.
Uzun zamandır buralara gelip birşeyler anlatmak istiyorum. Ama hem neyi, nasıl anlatacağımı bilemiyorum, hem de başka sebeplerden dolayı zamanım kalmıyor, fırsat bulamıyorum çocuklar. Belki de bahane buluyorum. WHATEVER. Eski işimdeyken yaşamaya nasıl zaman buluyordum acaba? WHATEVER. Zihnim karışık. Dolu. Aslında dolu değil. Emin değilim. Yazmak için yazdığım çok belli oluyor mu?
Sanırım bugün beni buraya önceki postumda hunharca harcadığım Ferit Edgü alıntısı getirdi. Kendimi koskoca kitabı sallamayıp, adeta bir kenara fırlatıp, içinden en alakasız cümleyi cımbızla seçip aşk acısı çeken bir ergenvari şeklinde yazmış gibi hissettim. Durumun hiç de öyle olmadığını belirtmezsem bu gece uyuyamayacaktım herhalde.
*Uyku ne güzel bir şey.
Uzun zamandır buralara gelip birşeyler anlatmak istiyorum. Ama hem neyi, nasıl anlatacağımı bilemiyorum, hem de başka sebeplerden dolayı zamanım kalmıyor, fırsat bulamıyorum çocuklar. Belki de bahane buluyorum. WHATEVER. Eski işimdeyken yaşamaya nasıl zaman buluyordum acaba? WHATEVER. Zihnim karışık. Dolu. Aslında dolu değil. Emin değilim. Yazmak için yazdığım çok belli oluyor mu?
Sanırım bugün beni buraya önceki postumda hunharca harcadığım Ferit Edgü alıntısı getirdi. Kendimi koskoca kitabı sallamayıp, adeta bir kenara fırlatıp, içinden en alakasız cümleyi cımbızla seçip aşk acısı çeken bir ergenvari şeklinde yazmış gibi hissettim. Durumun hiç de öyle olmadığını belirtmezsem bu gece uyuyamayacaktım herhalde.
*Uyku ne güzel bir şey.
30 Ağustos 2015 Pazar
29 Ağustos 2015 Cumartesi
8 Ağustos 2015 Cumartesi
10 Mayıs 2015 Pazar
9 Mayıs 2015 Cumartesi
kırkbir
"Birçok ırk evrenin bir tür tanrı tarafından yaratıldığına inanıyordu, ancak Viltvodle Altı'nın Jatravartid halkı, aslında tüm evrenin, adına Haşlanmış Büyük Yeşil denilen bir varlığın hapşırması sonucu burnundan etrafa saçıldığına inanıyordu.
Sürekli olarak, Büyük Beyaz Mendilin Ortaya Çıkışı diye adlandırdıkları bir dönemin korkusu içinde yaşayan Jartravartidler, her biri elliden fazla kola sahip olan ufak tefek mavi yaratıklar olup bu yüzden tarihte tekerlekten önce sprey deodorantı keşfeden ilk ırktı."
Sürekli olarak, Büyük Beyaz Mendilin Ortaya Çıkışı diye adlandırdıkları bir dönemin korkusu içinde yaşayan Jartravartidler, her biri elliden fazla kola sahip olan ufak tefek mavi yaratıklar olup bu yüzden tarihte tekerlekten önce sprey deodorantı keşfeden ilk ırktı."
kırk
Sonunda memur refleksimi bırakıp risk alacağım ve iş değiştireceğim çocuklar. Memur refleksimi bırakıp memur olmak.... Hmm.. so mindfucking! Ne yapacağımı hiç bilemiyorum çocuklar. Karar vermek zorunda olmaktan nefret ediyorum. Keşke seçimler yapmak zorunda kalmasam da, en tatlış yol kendi kendine önüme çıksa, direk o kısma geçsek. Whatever. Yeni işimden memnun kalmazsam, istifa eder, başlamadan biten kariyerimin şerefine bir süre işşiz kalırım.
*Haftasonlarının mutlulukla bir ilgisi olmalı. Tabi üç günlük
olanların. Bu haftasonununun iki gün olmasından anlıyorum. Ya da kararlar almak
zorunda olmaktan.
26 Nisan 2015 Pazar
otuzdokuz
Zamanın koştura koştura geçmesi ve benim ona yetişememem canımı sıkıyor çocuklar. Durdurma tuşu yok mu bunun? Bence hafta üç gün. Pazartesi yine hafta başladı diye lanet etmek için. Cuma oha yine hafta bitti diye şaşırmak için. Pazar da yuh yarın yine pazartesi ve haftasonu yine hiç birşeye yetişemeden bitti demek için.
Havalar tontişleşiyor sonunda. Beni mutlu eden şeylerden birisi bu. Geçen hafta Bilkent'e gittim ve 76 çimlerinde yuvarlandım. Hava tam olmamış ama biraz zorlasak olacak çocuklar. Dona dona güneş yanığı oldum. Bol bol nostalji yaptım. İyi geldi.
Havalar tontişleşiyor sonunda. Beni mutlu eden şeylerden birisi bu. Geçen hafta Bilkent'e gittim ve 76 çimlerinde yuvarlandım. Hava tam olmamış ama biraz zorlasak olacak çocuklar. Dona dona güneş yanığı oldum. Bol bol nostalji yaptım. İyi geldi.
30 Mart 2015 Pazartesi
otuzsekiz
Birgün g ile bir avm'de buluştuk. Karnımız acıktı. Kıvrık patatesli
menüden aldık ve birer sinema bileti kazandık. Film izleyecek vaktimiz
yoktu. Haftaya tekrar g ile avm'de buluştuk ve önceki hafta kazandığımız sinema biletleriyle sinemaya gittik. Filmden çıkınca karnımız acıktı.
Kıvrık patatesli menüden aldık ve birer sinema bileti kazandık. Sinema
izleyecek vaktimiz yoktu. Haftaya tekrar g ile avm'de buluştuk ve önceki
hafta kazandığımız sinema biletleriyle sinemaya gittik. Filmden çıkınca karnımız acıktı.
Kıvrık patatesli menüden aldık ve birer sinema bileti
kazandik. Sinema izleyecek vaktimiz yoktu. Haftaya tekrar g ile avm'de
buluştuk ve önceki hafta kazandığımız sinema biletleriyle sinemaya
gittik. Filmden çıkınca karnimiz acıktı. Kıvrık patatesli menüden aldık
ve birer sinema bileti kazandik. Film izleyecek vaktimiz yoktu. Haftaya
tekrar g ile buluştuk ama sinemaya gitmedik. Onun yerine konuşmadan
uyumayı tercih ettik. Çünkü bütün güzel filmleri beraber izlemiştik.
23 Mart 2015 Pazartesi
otuzyedi
Gecenin ninnisi.
*Uzun zamandır beklediğim bir tatlış kendisi. Herşeyi erteleyip gitsek negzel olur.
*Uzun zamandır beklediğim bir tatlış kendisi. Herşeyi erteleyip gitsek negzel olur.
18 Mart 2015 Çarşamba
otuzaltı
Merhaba ben mutsuzum. İşlere yetişememekten, buralara uğrayamamaktan, kitaplara, filmlere, düşünmeye, yani kendime vakit ayıramamaktan dolayı mutsuzum. Birileri dünyaya gizli bir turbo motor takmış da benim benzinim bitmiş gibi hissediyorum. Ayrıca tam şu anda fonda bu çalıyor, neden ve nasıl oldu bilmiyorum. İyice dertlendim. Bu şarkının benim için özel bir anlamı yok aslında. Sadece dertlendim. WHATEVER. Şu andan itibaren, kendime, bu yorgan altı, cenin pozisyonundan kurtarmak amaçlı yeni bir terapi uygulamaya başlıyorum. Günboyu bunaldıkça bu minnağa bakıp bakıp mutlu olacağım. Karpuzunu yerim senin. Saygılar.
*Slow the world down, bitches!
*Slow the world down, bitches!
14 Şubat 2015 Cumartesi
8 Şubat 2015 Pazar
25 Ocak 2015 Pazar
otuzüç
Merhaba.
Ben yine uçağa bindim. Uçmak bence dünyanın en güzel hislerinden biri olabilir. Ciddili. Pencere kenarı koltuğa oturmadan uçmanın tam bir şanssızlık olduğuna hala şüphem yok. Çünkü acı bir şekilde tecrübe etmiş bulundum bu kez. :(
Bana yine kararlar, yine yol ayrımları çocuklar..... İzmir'de işe kabul aldım. Ama ne bok yiycem bilmiyorum. Belki de artık şu memur refleksimi bir kenara bırakıp ufak çaplı çılgınlıklar yapma zamanım gelmiştir. Hı? Olabilir mi dersiniz? Ben kararsızlıktan ölmeden birileri üç-beş kopyamı yapsın da her bir muhtemel hayatı deneyeyim. Sonra da beğenmediklerimi çöpe atarız. Olmaz mı? Bence çok güzel fikir.
Sıradaki şarkı gitmek isteyip de gidemediğimiz konserler için gelsin.
Ben yine uçağa bindim. Uçmak bence dünyanın en güzel hislerinden biri olabilir. Ciddili. Pencere kenarı koltuğa oturmadan uçmanın tam bir şanssızlık olduğuna hala şüphem yok. Çünkü acı bir şekilde tecrübe etmiş bulundum bu kez. :(
Bana yine kararlar, yine yol ayrımları çocuklar..... İzmir'de işe kabul aldım. Ama ne bok yiycem bilmiyorum. Belki de artık şu memur refleksimi bir kenara bırakıp ufak çaplı çılgınlıklar yapma zamanım gelmiştir. Hı? Olabilir mi dersiniz? Ben kararsızlıktan ölmeden birileri üç-beş kopyamı yapsın da her bir muhtemel hayatı deneyeyim. Sonra da beğenmediklerimi çöpe atarız. Olmaz mı? Bence çok güzel fikir.
Sıradaki şarkı gitmek isteyip de gidemediğimiz konserler için gelsin.
13 Ocak 2015 Salı
otuziki
Selam.
Sanırım sonsuz hastalık loopuna girdim, çıkamıyorum.
Birileri müsait bir yere break atsın pls. Yazılımcı esprisi hiç komik değil,
değil mi? :( Evet, yine hastayım. Üstelik hastalığımın en cafcaflı gününde tam
da az önceki tarzanca cümlelerimi andıran yarı Türkçe yarı İngilizce cümlelerle
bir sunum yaptım. Herkes çok güzel olduğunu iddia etti ama bence bir iki kişi
hariç kimse birşey anlamadı. İşin komik yanı da birsürü değerlendirme formuna
eğitim verildiği, hatta eğitimcinin ben olduğumu yazmışlar. Allaaam iş hayatı
bazen çok komik olabiliyor gerçekten de.
6 Ocak 2015 Salı
3 Ocak 2015 Cumartesi
otuz
İşyerinde yılbaşı çekilişi yaptık. İlkokuldan beri böyle bir
etkinliğe girişmemiştim sanırım re rö diye çok söylendim, çok dalga
geçtim. Ama bu sayede hayatımın ilk kar küresine kavuşacağımı NEREDEN
BİLEBİLİRDİM? Bence kar küreleri çok minnak. Christmas temalı bir müzik
kutusu da eklemişler alt kısmına. Biraz pembeli filan ama olsun. Pembe
sevmeyen insana bile kendini sevdirdi. Hardcorelarıyla bir koleksiyon
oluşturacağım birgün.
yirmidokuz
Hiç uzatmadan konuya gireceğim: Yeni yıla evde, ailemle,
kucağımda laptopla ve göbeğimi kaşıyarak girdim. Temiz. Bilerek ve isteyerek. Evden
dışarı çıkmak şöyle dursun, kafamı pencereden çıkarasım gelmiyor. Mümkünse
milyorlarca yastığım, pofuduk yorganım ve yumuş yumuş pijamalarımla yatağımdan
çıkmayayım. Tuvalet, yemek vs ihtiyaç durumları hariçasjdkfsk. Ayrıca 2015 ne
ya? Birileri şu zamanı durdursun artık. Harika bir yıl filan da değildi. Ayıp
olmayacaksa 2015’e kafam girsin, ben girmeyeyim çocuklar. :(
yirmisekiz
Hellö.
1 ve 3 yaşımdan sonra ilk kez uçağa bindim. Gülmeyin. 1 ve 3
yaşımdan pek birşey hatırlamadığımı varsayarsak, ilk binişim de diyebiliriz.
Hem de tek başıma. Minik bir İzmir turu yapmaya heveslenmiştim. Tahmin edin ne
oldu? Hergün güneşli ve tek bir bulut olmayan hava durumu ben İzmir’e gittiğim
gün yağmurluydu. Dolayısıyla işim bitince kordonda kızlara laf atmak yerine paşa
paşa havaalanına dönerek dönüş uçağımı bekledim. Olsundu. Uzun süredir istediğim
gibi kahve-kitap ikilisini yaşayamamıştım. Şanslı olduğum nadir anlardan birine
tanıklık ederek güzel bir kahveci buldum ve orada takıldım çocuklar. Gündüz
uçmak mı gece uçmak mı daha mükemmel karar veremedim ama pencere kenarı
koltuklarda oturmadan uçmanın tam bir şanssızlık olduğuna hiç şüphem yok. Hele
ki benim gibi bulut, gökyüzü, uzay, galaksi, hebele hübele manyağıysanız.
*Akşam bir şehir merkezi üzerinden uçmak, uzaklarda dev bir
yılbaşı ağacı görmek gibi.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)