Bir melankolik şarkıyla daha karşınızdayım. Teşekkürleeer.
31 Ekim 2014 Cuma
28 Ekim 2014 Salı
onaltı
Ekim gibi güzel ay yok bence. İliklere kadar sonbaharı hatta
kışın gelişini hissetmek, yabış yabış ve iyrenç yaz günlerini çok gerilerde
bırakmak, gömlek, hırka, pofuduk kazaklara kavuşmak, yorganlara sarınmak acayip
güzel şeyler. Bir de öğlenlere kadar ölü gibi uyumak. Ama iş hayatına
girdiyseniz ve evinizle işiniz arası uzaksa, bu pek mümkün olmuyor malesef
çocuklar. Akşamları eve geldiğim anda pert oluyorum, 3 saat içinde uyumam
gerekiyor. Yani NO LIFE. Bir de bütün bunların arasına şu gencecik yaşında
nişanı-evliliği sokuşturan var. İlerde bi de çocuk yapar bunlar kesin.
NABIYONUZ ACABA? Hani şöyle bir
ilişkiniz olsa neyse:
Ama YOK.
Ama YOK.
13 Ekim 2014 Pazartesi
onbeş
Merhaba,
Ben işe başladım.Yeni işim tüm vücudumda mükemmel bir soguk algınlığı ile karşılandı.
Koca bir haftasonunu yatağımda yatarak, arta kalan zamanlarda da bir avuç ilaç ve bir kutu mendil ile büyük bir samimiyet içinde geçirdiğime göre yapılacak en aksiyon dolu şey tabi ki de saçmalıkta sınırları zorlayacak rüyalar görmekti çocuklar. HERE COMES VAHŞİ BİLİNÇALTIM. Hemen anlatayım, olaylar şöyle gelişti: "Meh meh sonunda çubuk geldi, en sola çakayım!!", "Şu z'yi T'nin yanına koyayım!!" nidalarıyla gaza gelmiş bir şekilde heyecanlı heyecanlı tetris oynarken bir anda kendimi odamdaki eşyaların yerini değiştirirken buluyorum. İçime bir rahatlama geliyor adeta. "Oyş ne iyi düşündüm." diyorum. Sonra bir anda silahlı çatışma başlıyor. Tam bir aksiyon filmi sahnesi yaşıyorum çocuklar. Karşı taraf ellerinde kocaman kalaşnikoflar olan tavşan adamlar. :(
Bu da temsili ben, kafamda milyorlarca şey....
12 Ekim 2014 Pazar
ondört
-Ev kızı olma durumu overrrated. Bu halden hiç bıkmayacakmışım gibi geliyor. Tek sorun para kazanmıyor olmak. Hunharca pastalar, kurabiyeler yapasım var. Okulumla ilgili bir işte çalışmaktansa cafe-restoran açma hayali daha kusursuz bir hayal gibi geliyor.
-Mimoza çiçeğim gün geçtikçe büyüyor. Ama havaların bozulması büyümesini biraz geciktirecek gibi duruyor. Çiçek açsa keşke artık. <3
-Keşke piyano çalabilsem. Ya da çello. Hayat daha çekilir olabilirdi sanırım o zaman.
6 Ekim 2014 Pazartesi
onüç
Bugün Six Feet Under'lı çiziktireceğim. Evet. Son zamanlarda en sevdiğim aktivite Six Feet Under izlemek. David
Keith ile ya da başkasıyla atıştığında "Ay dur üzülme, kıymetini
anlayacak o senin yoksa kendi kaybeder yanii .s .s" diye avutasım,
Nate'in sırtına "Seni çakaal. ;)))" diye pat pat vurasım, Claire'le
beraber ergenlik yapasım, Ruth'u da sürekli bir gıdıklayasım var. Hepsi
öyle bir şeker, öyle bir şapşirik geliyor ki anlatamam. Dizi çoğu zaman
çok durağan ilerlemesine rağmen bıktırmadan mutlu mesut özletiyor
kendini. Bir Lisa'yı ve sürekli boğazlanırmış gibi konuşmasını sevemedim
gitti. Bir deee 3. sezon 1. bölümden itibaren bir haller oldu ki
sormayın gitsin. Hala algılamaya çalışıyorum. Ama birşey çıkacak bundan.
Allaaağm! Spoiler konusunda çok hassas bir insan olduğum için fazla detaya girmeden ve isim vermeden yazmak istiyorum. Ama öyle de dedikodu yapılmıyor çocuklar.
Hayat çok zor. Bu aralar mottom bu. Neyse, as a result, daha önce
izlemediğim için çok pişmanım çocuklar. Özellikle psikolojik
çözümlemeler filan çoğoş bence. Ayrıca bu kez kaşınıp spoiler
yemeyeceğim. Akıllandım yani. Meh meh.
4 Ekim 2014 Cumartesi
oniki
6 senelik teyzeliğimi ifşa ediyorum. Bugün günboyu mikado ile zıkkımcılık -zıpkıncılık- oynadık.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)